Bu yazı 32. bölümden tek bir spoiler içermekte olup tamamen de onunla ilgili. Gerçi açıklandı zaten her yerde. Geçen haftadan biliyorduk zaten Sedef Avcı'nın diziyi bıraktığını. Onun için söyledim bile, buradan anlayacağınız üzere Bahar Tezcan karakteri öldü. Nasıl öldü falan gerek yok. İzleyin öğrenin.
Bu dizide bir çok insan Bahar karakterine uyuz olsa da benim dizideki favori karakterimdi. Tefo, Kerpeten Ali falan bunlar hep geyik güzel karakterler. Ama Bahar karakteri benim için özeldi. Peki niye?
Bahar Tezcan saf, kirlenmemiş, içinde ufacık bir kız çocuğu olan bir karakterin Sedef Avcı'nın güzelliğiyle can bulmasından oluşuyor. 32. bölümde neden bu kadar içten sevdiğimi daha iyi anladım. Çünkü onu aslında kendime benzetiyordum ve gerçek hayatta aradığım kadın onun gibi biriydi. Şöyle ki Ezel'e deli gibi aşıktı ve onu elde etmek için savaştı. Ama onun kendisini sevmediğini bildiği halde yaptı tüm bunları. Bütün yaptığı şeyleri karşılık beklemeden, sonunu düşünmeden yaptı. Hani bir sahne vardı, Ezel'in "Nasıl düzelecek?" sorusuna cevap olarak Ezel'in elini tuttuğu sahne. O an böyle içimde bişeyler sezdim normal olmayan. Özlemini çektiğim şey gözümün önünde oynuyordu ve bu hayal değildi, gerçekte de olabilen bir şeydi. Hani kendinizi berbatın da ötesinde hissettiğiniz an, birinin sizin elinizi tutup hiçbir şey söylemeden sizi iyi edebilmesi vardır ya, benim aradığım şeydi o. İşte bunu yapabilmek için sadece sevmeniz yetmiyor. Onu saçma sapan 4S kurallarıyla elinizde tutmaya çalışarak yapamazsınız bunu. Yaptığınız şeyden karşılık bekliyorsanız da yapamazsınız. Bir ilişkinizin olmasına da gerek yok, bunu istemenize de gerek yok. Mutluluk sizin için o an onun elini tutup onun yanında olmak ve onu iyileştirmeye çalışmaksa işte o zaman bunu yapabilirsiniz. O an onun kalbine dokunabilirsiniz. Aşkın tanımlarından biri benim için budur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder