Bir elbisenin üstünüze oturması, terzinin onu sizi düşünerek yaptığı anlamına gelmez. Otu boku üstüne alınma yani.
Yiğit

26 Mayıs 2010

15 Minutes ve Medya




Spoiler yok.
"Herkes bir gün 15 dakikalığına ünlü olacak" sözü filmin çıkış noktası.
Bu film hakkında yazı yazacağımı düşünmüyordum ama kısa da olsa bir şeyler yazmak istedim film ve en azından anlatmak istedikleri hakkında. D&R'a girip gene acaba 5 liralık filmler içinden güzel film bulabilecek miyim diye karıştırırken Robert De Niro'nun ve bir yerlerden hatırladığım ama tam çıkaramadığım bir adamın filmini gördüm. Alayım madem dedim büyük oranda Robert ağabeyin hatırına. Adını hatırlayamadığım aktör de Saving Private Ryan'da oynayan Edward Burns imiş. Sonradan IMDB sağolsun öğrendim. Bu eski filmleri izleyip şimdi ünlü olan insanları yan rollerde görmek ile ilgili bir şeyler daha yazacağım. Zira bu filmde bir benzeri daha var. Bir sahnede kızıl taş gibi bir hatun görüyoruz. Durdurdum filmi baktım. Lan dedim, Charlize Theron bu. Yok ama, hiç hatırlamıyorum. O olamaz, ama benine kadar aynı be abi(benine kadar biliyorum bak, o derece) şeklinde söyledim ve gene IMDB'ye başvurdum. Oymuş hakikatten. Rock'nRolla'daki Rus milyarderi görmek de eğlenceliydi tabi. Charlize Theron'un Sicilinde Devil's Advocate gibi bir film de varmış o zamanlar ama bu ufak rolü kabul etmiş. Vay anasını dedim. Vardır bişeyler de bilmiyoruz biz tabi. Zira oluyor böyle kankasının filminde ufak rollerde oynayan aktörler/aktrisler eğlence amaçlı. Confessions of a Dangerous Mind adlı George Clooney'nin çektiği filmde Brad Pitt'i 3 saniye kadar bir yerde görmemiz gibi. Mevzu bu kadar önemsiz olunca spoiler vermek istemiyorum vermedim de. Neyse, dönelim filme. Aldım eve geldim IMDB puanına baktım 6.1. E düşük geldi biraz. Çekindim bi iki gün bekledim izlemek için. Ayrıca filmi yer yer televizyonda da izlemişim, bazı sahneleri izleyince hatırladım. Aslında bir sahne kazınmış aklıma. Robert De Niro'nun kaçan elemana parka girerken ateş ettiği sahne. Abimiz ne kadar karizmatikse bundan önceki senelerde "lan bu sahne neredeydi?" diye düşünmüşlüğüm var. Film dışında her konudan bahsettik ha. Neyse. Puan mevzusu. Valla tamam 10 üzerinden 10 alacak bir film değil, ama ben 7.5 veririm. Ama Amerikalı olsam ben de düşük puan veririm. Zira medyanın neler yarattığını çok iyi gösteriyor bu film. Birileri neyi isterse onlar gösteriliyor. Sansür dediğimiz şey hani. Sansür öyle İnci Sözlüğün yaptığı gibi ana avrat küfür edebilme özgürlüğünün elinden alınması değil. Onlar eleştiriyor kendilerince ama bu değil sansür. Daha ötesi. Bugün yaşanan bir olaydan birileri zarar görecek diye o haberin istemdışı yayınlanamaması da sansür. Sadece sigaraya gelen mozaik efektleri değil. Hatırlayın Cem Garipoğlu olayını. Şu ülkede ailesini katleden insanlar var bir anlık sinirle, ama hiçbiri bu kadar gündemde kalamadı, insanlar bu kadar nefret etmedi onlardan. Neden? Çünkü C. G. zengin aile çocuğuydu. Zenginler öyle her canının istediğini yapıp kurtulamazdı. Adaletin kanıtı olacaktı bu. Bakın, adalet karşısında herkes tarafsız. İyi de gene taraf tuttunuz? Adam zengin çocuğu diye ağzına sıçtınız afedersiniz. Bu yazıdan onu haklı gördüğüm çıkarılmasın, zaten konumuz da medya. Bu etki nerden geldi peki? Gazetelere anasayfadan basılan fotoğraflar, adliye çıkışı görüntü almak için kapışmalar... Medyanın etkisi böyle bir şey işte. İnsanlar televizyondan öğreniyorlar her şeyi. Ama orası ne kadar tarafsız? Biz olayları kimin gözünden görüyoruz? Hangi gözle bakıyoruz aslında? Bu filmde bunları görebiliyorsunuz. Tabi bir de Amerikan rüyası var. Gerekli lafı sokmuşlar zaten filmde: "You Americans are just pussies without your misilles and money".

İzlenebilecek bir film, izleyebilirsiniz en azından Robert De Niro'ya güvenin. "Sana puanım 7.5 kanks" geyiklerine girmeye gerek yok. O kadar yazıyoruz, puana ne hacet. Neyse verdiğim paraya acımadım işte.

"Here's your 15 minutes"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder