Bir elbisenin üstünüze oturması, terzinin onu sizi düşünerek yaptığı anlamına gelmez. Otu boku üstüne alınma yani.
Yiğit

19 Mayıs 2010

The Life of David Gale(2003)




Bu yazıda spoiler kısımlarını ikiye ayıracağım. Biri aslında değinmek istediğim, filmde muhabbeti geçen ama okunabilecek spoiler’lar. Okusanız da bir şey kaybetmezsiniz. Diğeri de bildiğin spoiler. İzlemediyseniz okumayın. Ama diğerlerini gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz.
Bu kadar güzel olup da bilinmeyen ender filmlerden. Oyuncularına rağmen popüler değil. Bazı alıntılar yapacağım, alıntı yaptığım yerleri de belirteceğim. Oyunculardan ve yönetmenden başlayalım. Alan Parker, Türkiye'de The Midnight Express'ten tanınan yönetmen. Floydian'lar Pink Floyd The Wall'dan biliyor olabilirler. Başroldeki iki oyuncuya bakınca zaten bir seviniyor insan. Biri Kevin Spacey, artık onun filmlerini izlerken "yok artık" demeye alıştık film sonlarında. Burada da pek farklı değil. Özellikle bazı sahnelerde yardırmış da yardırmış. diğeri de Kate Winslet. Bu garip çekiciliği ve on numara oyunculuğu olan şahaneye zaten bir çok filmden hastasınız. Bir diğer aktris ise yan rolde oynuyor diyebileceğimiz Laura Linney. Bunların dışında değinmek istediğim bir insanüstü varlık var ki Rhona Mitra. Berlin karakterine hasta olma sebebi. Onun dışında diğer filmlerde aynı etkiyi yaratmadı belki ama buradaki şuh karaktere insan bi “oyhş” diyor. Film hakkında kısa bir önbilgi verecek olursam: felsefe profesörü olan bir idam mahkumunun son 4 gününün 3 gününde günde 2 saat, hayat hikayesini bir gazeteciye 500.000$ karşılığında anlatmaya karar verir. Gazetecimiz kaynaklarına bağlılığı adına mevzu çocuk pornosu bile olsa isim vermeyerek 1 hafta hapis yatmakla ünlenmiş Bitsey Bloom. Felsefe profesörümüz ise daha önceden tecavüz ile suçlanmış, Teksas’taki ölüm kararlarını eleştirip kaldırılması için mücadele eden Deathwatch adlı bir topluluğun önemli üyelerinden. Bu kadar bilgi yeter.
-Okunabilir Spoiler İçerir-

Film sadece hikayesi ile değil, replikleri, atışmaları ve bazı sözleri ile de etkiliyor. Bazı sahneleri, cümleleri geri sarıp tekrar dinlemek-izlemek isteyebilirsiniz ki ben yaptım. Bu sahnelerden ilki Betsy ile David'in tanışma sahnesinde David'in söylediği şu sözler:
-No one who looks through that glass sees a person. They see a crime. I'm not David Gale. I'm a murderer and a rapist... Four days shy of his execution.
Yani diyor ki; bu camın arkasından bakanlar bir insanı görmezler, onlar suçu görürler. Ben David Gale değilim, ben ifazına 4 gün kalmış bir tecavüzcü ve katilim.
Bu cümleler zaten girişte insana bir koyuyor. Hakikatten suçlu psikolojisini çok iyi yansıtmış. Bir insan hakkında çok kötü bir şey biliyorsanız, sonradan bu yanlış çıksa bile o insan baktığınızda ilk aklınıza gelen şey odur. Önyargı diyeceğim, ama nedeni belli önyargı biraz. Yani bir sebep var, ama gene de tam olarak hafifletemiyor düşüncelerimizin ağırlığını.
Hemen ardından gelen flashback'teki sahnede geçen muhabbeti şahsen ben iki kere izledim. Zira hakikatten çok güzel.
-"Fanteziler gerçek dışı olmak zorundadır. Çünkü istediğiniz şeyi elde ettiğiniz anda, artık onu istememeye başlarsınız. İsteğin devam edebilmesi için, objesinin sürekli olarak eksik olması gerekir. İstediğiniz o şey değil; onun fantezisidir. İstek, çılgınca fantezileri destekler...
'Sadece gelecekteki mutluluğumuzun hayalini kurarken gerçekten mutlu oluruz' derken Pascal'ın anlatmak istediği de buydu. Bugün geldi. Bu nedenle 'avlanmak, öldürmekten daha zevklidir' ya da 'ne dilediğine dikkat et' deriz. Ona sahip olacağın için değil; ona sahip olduğun zaman artık onu istemeyeceğin için.
İstekleriniz doğrultusunda yaşamak sizi asla mutlu etmez. Gerçek anlamda insan olmak demek, fikirler ve idealler için yaşamak demektir. Hayatınızı istediklerinizin ne kadarını elde ettiğinizle değil, yaşadığınız samimiyet, şefkat ve özveri anlarıyla ölçmek demektir.
Çünkü sonunda kendi hayatlarımızı önemli kılmanın tek yolu diğer insanların yaşamlarına değer vermektir." (ekşi sözlük, ankrakt'tan kopyalandı ve düzeltildi)
Doyumsuzluğu açıklama konusunda güzel bir yazı da olmuş bu. Bak beyaz'ın küvet hikayesinde de vardı bu olay. Okuyanlar bilir, okumayanlar “küvet Beyazıt Öztürk” şeklinde bir arama yapsınlar Google'da bulurlar. Her şeyi devletten beklemeyin.
Hani platonik aşık olduğunuz insanın peşinden koşarsınız, koşarsınız, koşarsınız. Reddedilirsiniz, tekrar reddedilirsiniz, tekrar tekrar reddedilirsiniz. Sonra bir gün aşkınız karşılık bulur, ama o uzun zamandır beklediğiniz aşk sizi mutlu etmez. Neden? Çünkü aslında siz o kıza-erkeğe değil, onun ulaşılmazlığına, onun fantezisine aşık olmuşsunuzdur. "ne dilediğine dikkat et" çünkü dileğin gerçek olduğu zaman sandığın kadar mutlu olmayacaksın. Kendi çıkarsamalarınızı yapabilirsiniz.
İkinci paragrafı ağır spoiler kısmında inceleyeceğim.

David Gale'ın laf sokma konusunda ne kadar usta olduğunu zaten filmin başından itibaren anlıyoruz. Arada gene hoş sahneler var. Ama en komik sahnesi benim için Teksas valisine verdiği ayarlar dizisidir. Sonradan bozmasa çok güzel olacaktı.
-Gandhi demiş ki "eski göze göz yasası hepimizi kör" eder.
+Üzgünüm ama bu saçma bir liberal düşünce.
-Buna inanıyor musunuz?
+Evet
-İlginç. Çünkü bunu ilk seçim kampanyanızda siz söylemişsiniz. (varan bir)
.
.
-"Sağlıklı bir toplum kendini kötülüklerden arındırmak için durmadan çalışmalıdır."
+Evet. Buna katılıyorum. Bunu da mı ben söylemişim?
-Hayır, Hitler söylemiş.
Buradaki surat ifadeleri hakikatten çok iyiydi. Bir bölümde de Kubler Ross'un ölümün beş evresini (ki benim geçen seneki final sorularımdan biriydi) sayıyorlar. Onu yazmayacağım buraya. İsteyen arasın bulsun gene. Alıntılarım bu kadardı.

Ağır Spoiler
Yukarıdaki ilk alıntının ikinci paragrafı ise aslında David ve Constance ile ilgili tamamen. Zira onlar hayatlarını başka insanları kurtarmak adına feda etmişlerdir. Gerçek anlamda. Özellikle David'inki, oğlunun kafasındaki iyi baba figürünü korumak, onlara güzel bir gelecek sağlamak adına ölmüş ve o aldığı parayı da eski eşine göndermiştir, suçsuz olduğunu kanıtlayan Berlin'in gönderdiği kartpostal ile birlikte. Bencil bir yaşam sürmeniz, sizin hayatınızı önemli kılmaz.

filmin direkt sonuna atlıyorum, zira filmi sahne sahne anlatmayacağım. Hayatlarını başka insanları kurtarmak ve onlara yardım etmek için adayan iki insanın, amaçlarına ulaşmak için kendi hayatlarını vererek ve bunun neticesinde hayatlarını değerli (kendileri için mükemmel bir son) kılarak ölmelerini izliyoruz. David'in son yemeği bile oğlunun ondan sabah kahvaltısı için istediği yemekle aynıydı. Biri hasta ve ölecek, diğeri ise tüm statüsünü, insanların gözündeki değerlerini kaybetmiş iki insanın hayatlarını tekrar değerli kılmak için ölürken şov yapmalarını izliyorsunuz. Yaşamaya devam etseler, bu kadar güzel bir final yapamazlardı hayatları için.

Sonda Kevin ağabeyin yaptırmasına alışık olduğumuz tepkileri verdik gene. Bu adam bir filmde oynuyorsa, o filmin sonunda oha deme ihtimalinize İddaa'da 1.05 oran verirler.

Son olarak: siz diğer insanlar için, inandıklarınız için neler yapıyorsunuz?

Spoilerlar bitti.

Filmde geçen düşüncelere dikkat edin. Çünkü filmi benim açımdan asıl özel kılan şey bu. Güzel oyunculuklar, iyi senaryo ve şahane diyaloglar… Değinecek daha şeyler var, ama hepsini ben anlatırsam size ne kalacak?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder